22 Eylül 2010 Çarşamba

Bol heyecanlı bir günün ardından...

Yine yoğun günler... Mevsim değişti. İnsanlar da mevsimin sıkıntısına kapılıp nasıl uyuzluk yapsam diye özellikle düşünüyorlar sanırım.
Dün benim için iş yaşamımdaki şimdiye dek yaşadığım en zor gündü. Bu deneyimden sonra, akademisyen alırlarken, o kişi Türkçe biliyor mu, dili iyi kullanıyor mu ve anlatılanı anlayabiliyor mu diye mutlaka ama mutlaka sınav yapmalılar. Çünkü bu niteliklere sahip olmadıklarından eminim. ha bir de dünyayı kendilerinin yaratmadıklarını biri anlatabilirse....

Bu güne gelince... Değişik bir gündü.

Uludağ Üniversitesi'nde çıkan yangın, insanların halleri... Felaktein eşiğinden gerçekten son anda kurutlundu. ( http://www.olay.com.tr/Sayfa.php?Git=Haber&id=48057 )

Daha sonra öğreniyorum ki akşam saatlerine doğru onkoloji hastanesinde de yangın çıkmış. Tam paranoyakça düşünmek için zemin işte. Neyse ki iki yangında da kimsecikler ölmedi.

Ve bugün bir kez daha yaşlandığımı anladım. İşten sonra gezmek bile eskisi kadar zevkli değil. İnsanın kafasını dağıtmak yerine ağrılar girmesine sebep oluyor. Halbuki normalde hiç de öyle hissetmiyordum. Hatta niyetim hoş bir şekilde arkadaşımla birlikte wuu-huu kızı olmaktı. Boş bir kafayla dert etmeden eğlenmek.. Her beğendiğim şeye wuuu-huuuuu diye çığlıklar atmaktı.

Tabi bir gerçeği gözden kaçırmışım. Türkiye'deyim. o kadar özgür değilim. Gerçi ülkemiz müthiş derecede demokratik bir ülke ama.. Neyse boşverin işte.

Kendimle ilgili bile anlayamadığım bu kadar çok şey varken, başkalarının yönettiği zavallı ülkemle alakalı sanırım ki anlamaya bile çalışmaya cesaret edemeyeceğim bir sürü şey var.

Gerçi artık bişey demek de, tepki göstermek de fayda etmiyor. Şemsiye şimdi açılsa nolur açılmasa nolur? Sonuçta girdi bir kere...

Tüm bunların yanında, sevgilimi de çok özledim. Gideli 2 gün oldu gerçi ama, her güne onunla başlayıp, her günü onunla bitirirken ayrılık oldukça zorluyor insanı.

Bugün de faydalı birşey olmamış. Günün sonunda öğrenidiğim tek şey; kızım sen artık yaşlanmışsın- oluyor. (:

Ve günün sonunda sevdiğim bir şarkı... http://fizy.com/#s/1h1tou

19 Eylül 2010 Pazar

Uzun Zaman Günceleri

Uzun zaman olmuştu yazmayalı. Hayat bazen o kadar çok vaktinizi alıyor ki, içinde olduğunuz halde yaşamaya fırsatınız olmuyor. Benim de neredeyse bir kaç yılım öyle geçti.
Hayatın içindeydim ama hayatı yaşamaya bir türlü fırsatım olmadı.

İnsanın yaşamasını kolaylaştıran, zevkli hale getiren bir çok şey olmasına rağmen bir o kadar da engelleyen faktörler var. Ya da ne bileyim zamanla internetle olan bağlantı, teknolojiye olan samimiyet yerini daha insancıl, daha elle tutulabilir şeylere bırakıyor. Arkadaşlar mesela ya da ev hayatı gibi... en kestirmesi, bilgisayarı dizlerinin üzerine almadığın günler, zamanlar diyelim biz ona.

Bahsedecek o kadar çok şey birikti ki... Hangisinden başlasam diye düşünüyorum.

Blog yazmaya başladığım zamanlar amacım, aslında gezdiğim yerleri anlatmak, küçük notlar bırakmaktı. Ama dediğim gibi işte;v hayat gezmeme fazlaca izin vermedi. İşler ve önceliği olan herşey ağır bastı ve gezilerin süresi de uzaklığı da azaldı.

Aslında en ihtiyacım olduğu zamanlarda yollarla aramız açıldı. Çok da sevmiştim oysa gezmeyi. Ama ne olursa olsun insanın üzerine yalnızlık bulutlarının çökmesiyle birlikte bir de bıkmışlık havası esmeye başlayınca etrafında... Herşey bir anda geride kalıveriyor. Kendisi bile....

Hayat bu, bir sürü yönü, bir sürü düzeni , çok çeşitli hissiyatları var bizlere sunacağı.

Bunların arasında uzunca yıllar geçti. Aşkı buldum, huzuru kaybettim gerçi ama belki de birlikte toprağa uzanabileceğim insanın yanındayım şu anda.. Emin değilim ama öyle hissediyorum.

Ve bir sürü dert, bir sürü sorun var. Bir çok da sorumluluk. Omuzlarımın varlığını bile hissetmiyorum bazı zamanlar yüklerin altında ezilmekten. ama biliyorum ki hayat herşeye rağmen yaşamaya değer. İyi yaşamayı bilirsen, sonuna kadar hayatın elini tutarsan, sonunda herkesin göremeyeceği o cennet bahçesine ulaşan yolun sisleri kalkacaktır. İnanıyorum... Ne bileyim işte. İnanmak istiyorum belki de.

Sanırım şimdilik kelimelerin arasında bu kadar tur yeter. Başka işlerde bekler.. Yarın görüşmek üzere... (: